Resim yapmak, çocuklar için bir eğlence ve aktivitenin haricinde önemli bir iletişim kanalını oluşturur. Çocuklar dış dünyada ve çevrelerinde olup bitenlere karşı besledikleri duygu ve düşüncelerini resimlerine doğrudan yansıtır. Resim etkinliği çocuklar için sözsüz bir dil niteliğindedir. Gelişimsel olarak henüz sözlü becerilerde yeterli yetkinliğe ulaşamamış olan çocuklar için resim yoluyla duygu ve düşüncelerin dışa dökülmesi çok daha kolay bir yoldur. Yaşın küçük olmasının haricinde kişisel özellikleri bakımından sözlü iletişim kurmakta güçlük çeken çocuklarda da resim analizleri ile iç dünyanın belirli ölçüde tanınabilmesi mümkündür. Bu açıdan çocuk resimleri psikososyal değerlendirmelerde önemli bir araç niteliği taşımaktadır.
Küçük yaşlarda sözcüklerden daha güçlü bir anlatım aracı olan resim, bize çocuğun iç dünyası hakkında önemli bilgiler verir. Özellikle çocuklar, sözel olarak ifade edemedikleri duygu ve düşüncelerini çizdikleri resimler yoluyla yansıtırlar. Resimler, çocukların zihinsel gelişimlerinin yanı sıra, sosyal ilişkileri ve çevrelerindeki yetişkinlerle olan problemlerine dair ipuçları da sunar.
Çocuk resimlerinin değerlendirilmesinde bazı temel ilkeler vardır. Çizgiler, boyutlar, şekiller, renkler, figürlerin boyutu, konumu ve birbirleriyle olan ilişkileri gibi birçok faktör dikkate alınır. Resimlerde kullanılan renkler ve figürler, çocuğun iç dünyasına dair önemli ipuçları verebilir. Çocukların aile resimleri, aile içi dinamikler ve çocukların aile bireylerine karşı hissettikleri duygular hakkında da çocuk resimleri önemli bilgiler verebilir.
Unutulmamalıdır ki resimlerin yorumlanmasından ziyade çocukların aile öyküsü ve kendi anlattıkları daha ön plandadır. Bu açıdan çocuk resimlerinin analizi bir matematik formülü değildir. Çocuğun yaşantısı ve ifadesi de bu konuda çok önemlidir.